Biz, emekçi kent sakinlerinin vergileriyle okuyup, bu ülke halklarına hizmet etmek dışında bir amacı olmayan bilim insanları; Kanal İstanbul projesi kapsamında “ısrar ve inat” eden siyasetçileri yaşanacak yıkıma karşı uyarmaktan tabir-i caizse “dilimizde tüy kalmadı”! Bizleri neden anlamak istemediklerini de bilmiyoruz… Eğer bilime gözlerinizi kapattıysanız, aydınlanmacı bakış açısını ve laikliliği de terk ettiğinizi düşüneceğim. Bu projeyi uygulamakta ısrar etmek demek; jeolojik mirasa ihanet etmek olduğunu ve tarihi geçmiş dönemde yaşamış padişahlar gibi yüzyıllık bir eser bırakamayacağınızı da bilmenizi isterim. Çünkü Kanal İstanbul projesinin ömrüne biçtiğiniz süre bile sadece 100 sene. Ondan sonra ne olacağı ise soru işaret, tabi uygulayabilirseniz…
Bu projeyi uygularsanız; Müsilaj yani deniz salyası nedeniyle suni teneffüs yapılması gerekli olan Marmara Denizi üzerine Kanal İstanbul projesinden çıkacak en az 1.2 milyar metreküp hafriyatı, bir ölüm toprağını olarak deniz kıyılarına serdiğinizde, zaten fiili olarak öldürmüş olacaksınız… Bu durum ise apaçık bir şekilde; cinayet ve denizlerde kalan son yaşamı katletmeye eşdeğerdir. Biz bilim insanlarının bu uyarılarını dinlemeyerek; denizleri yok etmek niyetinizin olduğunu düşünmek dışında bir şey aklımıza da gelmiyor.
Bilim karşıtlığını mı desem, bilim karşıtı düşüncelere inanmak için mi yani laiklik karşıtlığı mı desem bilemiyorum. Bilim karşısında kafanızın dikine gidip; ben ne istersem o olur diye buyuruyorsunuz. Tavsiyemiz ivedilikle Kanal hayalinizden vazgeçin! Bir proje diye kendi öznel düşüncelerinizle, biz bilim insanlarına danışmadan ortaya attığınız kanal fikriyatı, bilimsel olarak bir ihtiyaç değil! Bu durumu bu ülke halkına tekrar ilan ediyoruz. Ne kazaları önlemek, ne deprem için Yenişehir kurmak ve ne de kazanılacak sözde paralarla ekonomiyi canlandırmak mümkün değildir!
Bu ülkenin ve halklarının başka ihtiyaçları var. İş ister, aş ister, nitelikli eğitim ve sağlığa kolay ulaşmak ister. Kanal ile birlikte Karadeniz’e savaş gemilerinin girmesini değil; savaşsız ve sömürüsüz bir dünya ister. Kanal projesiyle atalarının ve ecdatlarının döktüğü kanın boşa gitmemesini ister. Su ister, tarım ve hayvancılığı devam ettirmek ister. Yeşili, ormanı, su havzalarını, yeraltı ve yerüstü canlılarını korumak ister. Daha fazla beton mezarlığı istemez. Bu nedenle tekrar ve daha yüksek sesle bir kez daha haykırıyor ve uyarıyoruz…
Deprem olacak, yüzbinlerce yurttaş hayatını kaybedecek diyoruz! anlamıyorsunuz. Bu bütçeyi depreme hazırlık için kullanın dedik, anlamadınız! Covid sürecinde sağlığa, işsiz kalan esnafa ve işçiye bütçeyi ayırın dedik, dinlemediniz ve sadece bu halka “bir parmak bal çalalım” dediniz!
Bizim tek bir doğrumuz var ve o da bilimin yalın gerçekliği. Artık Kanal mı, İstanbul mu? diye sormuyoruz. İstanbul diyoruz, halk diyoruz! Haziran ayında “ilk köprüyü yapacağız” diyerek kimlere inat ediyorsunuz. Bu halk bir Kanal istemiyor! Eskiden padişahlar bile saraylarının avlusuna çıkıp; halkını dinlermiş. Bir saray içinde yaşıyorsunuz; en azından camına çıkıp; can çekişen halkınızın taleplerini dinleyin!
İşsiz iken; iş ister! Güvencesiz konutlarda; güvenli konut ister! Sağlıksız bir dünyada; sağlıklı ve covid’siz bir hayat ister! Esnaf ise dükkanını açık tutmak ve “hoş geldiniz demek ister”. Üretemeyen, üretmek; eğitimeyen ise eğitim vermek ister. Can çekişen ve hergün intiharı düşünen halkınızın bu kanala geçit vermeyeceğine inancınız da, inadınız gibi tam olsun!
Bu halkın karnı açken; bizlerin rantiye sınıfını ve yeni Ortadoğu coğrafyasının sermayesini zengin etmek niyetimiz yok! Doğal bir değil iki boğaz varken; yapay bir kanala ihtiyaç yok! Fabrikalar yapıp, üretimi arttırıp yeni istihdam olanaklarıyla işsizliği azaltacağınız halde; binlerce işçiye kanal projesiyle birlikte mezarları mı koymak istiyorsunuz!
Unutmayın; bilime karşı durmak, baştan kaybetmektir. Eğer hazine gerçekten tam takır değilse; depremde ölmek istemeyenleri; yaşatmayı, Covit sürecince yeni gelen dalga karşısında; nefessiz bırakmamayı; ekonomik kriz nedeniyle dükkanını kapatan esnafı; desteklemeyi; işşsize iş ve aç kalana aş sağlayın! Marmara Denizi’ni müsilaj belasından kurtarın! En iyisi de; siz bu kanalı bir unutun!
Dr. Savaş KARABULUT (Deprem Bilimci, Ya Kanal Ya İstanbul Koordinasyonu Bilim Kurulu Üyesi)